28 Mart 2011 Pazartesi

LA RAGAZZA DAL PIGIAMA GIALLO


Ernest Mandel, “Hoş Cinayet – Polisiye Romanın Toplumsal Bir Tarihi” adlı zihin açan incelemesinde dedektif romanının ideolojisini çözümlerken “[polisiye romanda] ölüm, bir soruşturma nesnesi haline gelir; yaşanan, acı çekilen, korkulan ya da karşısında savaşılan bir şey değildir. Teşhir edilecek bir ceset, analiz edilecek bir şey haline gelir. Ölümün şeyleşmesi, polisiye romanının bizzat can damarıdır” tespitinde bulunuyor. Sarı Pijamalı Kız filminde, yüzündeki yanık ve darbe izleri nedeniyle kimliği teşhis edilemeyen kızın “belki bir tanıyanı çıkar” beklentisiyle halka açık bir yerde “teşhir” edilmesi, Mandel’in sözlerinin abartılı derecede büyüteç altına alınarak örneklendiği düşüncesini uyandırdı bende (Bu arada filmin konusu ve bu sahne gerçek bir hikayeye dayanıyor). Yönetmen Morgherini’nin bu filmde, o tarihe kadar kullanılmış tipik giallo unsurlarına hafif bir bilinç içeren sırt çevirişini dikkate değer buluyorum. Hafif bir bilinç diyorum, oraya da geleceğiz efendim. Damdan düşer gibi konuya girişimi bağışlayın. Filmin konusunu kısaca yazalım, evrensel sinema filmi yazısı standartları böyle fısıldıyor kulağımıza.

SARI PİJAMALI KIZ


La Ragazza Dal Pigiama Giallo / The Pyjama Girl Case, Türkiye'de Sarı Pijamalı Kız adıyla gösterime girmiş. Filmin hem türk hem de ispanyol posterleri yukarda görülebilir. Riz Ortolani tarafından kotarılan film müzikleri içerisinde Amanda Lear tarafından seslendirilen şu iki şarkı ise aşağıdan dinlenebilir.